Magnezyumun işlevleri arasında insan bedeninde hücre bölünmesinde rol oynaması da yer alır. Magnezyum temel elementlerden biridir. Kortizol adlı hormonun beyinde fazla miktarda salgılanmaya başlaması stres seviyelerinin artışına neden olur. Magnezyum minerali ise bu stres hormonun dengelenmesinde aktif rol oynar. Magnezyum dişlerin kemik yapısında rol alır ve dişlerin sağlığının korunmasını sağlar. Homeostazis olarak da adlandırılan vücudun iç dengesinin korunmasında önemli görevlere sahiptir. Tıpkı dişlerin yapısında olduğu gibi kemik yapısına da katılır ve kemiklerin sertliğinin korunmasına yardımcı olur. Vücutta protein sentezine katılarak bedenin sağlığının ve bütünlüğünün devamını sağlar. Magnezyum minerali vücutta yeterli miktar ve oranlarda bulunduğu zaman depresyon, kaygı bozukluğu, panik ataklar, takıntı gibi sorunların yaşanmasını engeller. Bu açıdan yalnızca vücut sağlığının değil ruh sağlığının da sürdürülmesini sağlar.
Kasların yapısına katılarak kas fonksiyonlarının düzenli ve uyum içinde çalışmasında katkı sağlar. Bu anlamda kasların aşırı kasılmasını engelleyerek kas gevşetici bir fonksiyon görür. Vücuttaki yorgunluğun ve bitkinliğin azalmasına yardımcı olur. Adet sancılarına iyi gelir. Bedenin enerji oluşum mekanizmalarına katılarak ihtiyaç duyulan günlük enerjinin de oluşumunu sağlar. Tüm bunlara en olarak vücudun elektrolit ve asit baz dengesini de sağlamaktadır.
Magnezyum Faydaları Nelerdir?
Magnezyumun yararları arasında kortizol hormonun beyindeki seviyesini dengelemesi de yer alır. Bunlar dışında sağlanan yararlar aşağıda bulunur:
- Mutluluk hormonları olarak bilinen endorfin, serotonin, dopamin gibi hormonların dengede kalması adına magnezyum elementi oldukça elzemdir. Bu da magnezyumun vücudunuzda yeterli bir miktarda olması halinde, depresyon, panik bozukluk, takıntı ve kaygı bozukluğu gibi durumların yaşanma ihtimalinin azaldığı anlamına gelir.
- Vücuttaki günlük yorgunluğun, tükenmişliğin ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur.
- Elektrolit ve asit baz dengelerinin sürdürülmesini sağlar.
- Diş çürümelerinin önlenmesi ve diş sertliğiyle beraber sağlığının korunmasında etkin bir elementtir.
- Hücre bölünmesinde ve böylece hücrelerin devamlılığının sağlanmasında önemli görevleri vardır.
- Kasın kasılma fonksiyonlarının, enerji oluşum ve dönüşüm mekanizmalarının gerçekleşmesi ve sürdürülmesine katkıda bulunur.
- Vücutta kemik ve diş yapılarına olan faydalarıyla bilinen kalsiyum ve potasyum elementlerinin işlevini artırır.
Magnezyum Neye İyi Gelir?
Magnezyumun iyi geldiği alanlar aşağıda özetlenmiştir. Magnezyum vücuttaki birçok enzim ve yapının, işlevini ve devamlılığını sürdürebilmesi gerekir. Bu nedenle magnezyum elementinin eksikliğinde sağlıkla ilgili bazı problemler yaşanabilir. Bu problemlerin ortaya çıkmaması için magnezyum tüketilebilir:
- Depresyon ve ruh hali bozuklukları
- Hipoglisemi
- Astım atakları
- Solunum ve akciğer rahatsızlıkları
- Hipertansiyon, bir diğer adıyla yüksek tansiyon
- Huzursuz bacak sendromu
- D vitamin sentezinde rol almasından dolayı osteoporoz yani kemik erimesi
- İnsülin metabolizmasında aldığı rolden dolayı Tip 2 diyabet
Magnezyum Açısından Zengin Besinler Nelerdir?
Magnezyum içeren besinler aşağıda yer alır:
- Yağlı Balıklar (ton balığı gibi)
- Muz
- Yeşil yapraklı bitkiler (pazı, ıspanak)
- Avokado
- Fındık
- Bakliyat
- Soya peyniri
- Tohumlar (keten, kabak ve chia tohumları gibi)
- Kepekli tahıllar
- Bitter çikolata
Magnezyum Çeşitleri Nelerdir?
Magnezyumun türleri şu şekilde ifade edilebilir:
- Mg glisinat: Adet sancısı, uyku problemleri ve anksiyetede etkilidir.
- Mg malat: Geçmeyen yorgunluk ve hücrenin enerji ihtiyacında etkilidir.
- Mg N-Asetil taurinat: Uykuyu düzenler, migren ataklarını ve şiddetlerini azaltır.
- Mg sitrat: Kas ağrılarında etkili olmakla beraber yan etki olarak ishal yapabilir.
- Mg oksit: Bağırsak temizliğinde tercih edilebilir.
- Mg hidroksit: Kabızlığın tedavisinde yararlanılır.
- Mg sülfat: Kas ağrılarının hafifletilmesinde etkilidir.
- Mg l-treonat: Uyku sağlığını artırmada ve hafızayı güçlendirmede etkili olması nedeniyle Alzheimer hastalarında da tercih edilen formudur.